Radyo Tiyatrosu

Her ne kadar günümüzde radyonun eski günlerdeki tadı ve coşkusu kalmamış olsa da, ekran bombardımanına maruz kalamadığımız durumlarda radyo dinlemeye devam ediyoruz. Radyonun tahtı televizyon, bilgisayar derken şimdi de telefonun insanları meşgul etmesiyle birlikte iyiden iyiye sarsılmış durumda. Aslında sarsılan sadece radyonun tahtından ziyade insan ilişkileri fakat bu başka bir yazının konusu olacak kadar derin bir mevzu. En azından İstanbul trafiğinin o insana hayatı sorgulatan, yaşadığı şehirden ve belki de her biri kendi içinde çok güzel olan insanlardan nefret etmesine neden olan keşmekeşi içerisinde radyo hala bir kurtarıcı olabiliyor....

January 16, 2017 · 2 min · 214 words · admin

Müzisyen Ben

Dream Theater’ı her duyduğumda en az bir kere çıkarıyorum bu bebeği yuvasından, önce o muhteşem tonları yakalayabilmek adına birkaç ayar yapıyorum. Sonra başlıyorum çal(alama)maya. Gitarda da aynısı olmuştu, klasik gitarla başladı müzik serüvenim. Sonra gitara bok atıp gittim bi Cort X6 aldım, simsiyah, bir de marshall amfi. Başlarda güzeldi herşey, hele ki o tremelo kolu yordamıyla çıkan ses, tüm sinir stresi atıyordu üzerimden. Bir eksiklik vardı sanki. Pedalları inceliyor parçaları dinlerken bulundukları yerlere dikkat ediyordum....

February 2, 2010 · 1 min · 164 words · admin

Barış Manço

Tam 11 sene geçmiş üzerinden. O sabah kahvaltı masasının etrafında, televizyon karşısında oturmaktaydım diğer aile fertleriyle birlikte. Tüm kanallarda aynı anda eski programları gösterilmeye başlandığı anda anlamıştım bir terslik olduğunu. O gün bu gündür korkarım hep, sevdiğim insanları tüm mecralarda aynı anda görmeye. Müsaadenizle çocuklar demiş ve ayrılmıştı Barış Manço aramızdan 1 Şubat 1999 gününü gösterdiğinde tarih. Barış abimizdi o bizim. Çocukluk anılarımızın en güzellerinden biriydi. Türkiye’nin görüp görebileceği en sağlam adamlardandı benim gözümde, şu anki duruma baktığımızda hem müzisyenlik hem de televizyonculuk açısından....

February 1, 2010 · 1 min · 103 words · admin

İlk Duyuşta Aşk

Bazı parçalar vardır ya ilk dinlediğinde çarpılırsın onlara. İlk görüşte aşkın o tarif edilemez duygusuyla eştir aslında ilk duyuşta aşk. Karmacoma’yı ilk dinlediğimde kapıldım büyüsüne ve uzunca bir süre playlistim’in baş sıralarından ineceğe de benzemiyor. Aynı zamanda içmeden kafa yapan bir havası var bu parçanın. O depresif ritimlerin içerisinde boğulurken mutluluğa bakmak gibi birşey. Alıyor götürüyor uzaklaştırıyor gündelik hayatın tüm sıradanlıklarından, bambaşka diyarlara sürüklüyor insanı. Bitiyor sonra, kopmak istemiyorsun o dünyadan, tekrar dinliyorsun ve birkez daha karmacoma....

January 16, 2010 · 1 min · 104 words · admin